Birincil Dil | tr |
---|---|
Konular | Sanat, İletişim |
Bölüm | Makale |
Yazarlar |
|
Tarihler | Yayımlanma Tarihi : 15 Nisan 2020 |
Birincil Dil | tr |
---|---|
Konular | Sanat, İletişim |
Bölüm | Makale |
Yazarlar |
Orcid: 0000-0003-2124-252X Yazar: Melek ATABEY |
Tarihler | Yayımlanma Tarihi : 15 Nisan 2020 |
Ada, insanlık tarihinin en eski hikâyelerinden, modern temsil sistemlerine kadar coğrafya ve kültür ilişkisi üzerine düşünmeye imkân veren en temel ve evrensel mekânlardan biridir. İnsanlığın türlü arzu ve korkularına, hayal ve gerçekliğine, saklanma ve açığa çıkma isteğine zemin olmuş bir karşıtlıklar mekânıdır. Batı edebiyatı ve sinemasında adayı mekân olarak kullanan yapıtlar üzerine sınırlı sayıda da olsa akademik çalışma bulunurken, Türkiye’deki film çalışmalarında bu konunun ele alınmadığı görülmektedir. Bu çalışmada Türk sinemasında ada temsili ve adanın anlatıya ne gibi imkânlar sunduğu seçilen üç film –Yaban (Osman Seden, 1973), Ada (Süreyya Duru, 1988), Bi Küçük Eylül Meselesi (Kerem Deren, 2014)- üzerinden eleştirel söylem analizi uygulanarak tartışılacaktır. Filmlerin ada mekânını nasıl araçsallaştırdıkları, adanın hangi karşıtlıkları görselleştirmede kullanıldığı ve bu karşıtlıkların dönemin kültürel, ekonomik, politik yapısıyla ilgili ne gibi ipuçları taşıdığı, ve Batı edebiyatı ve sinemasında ada ile ilgili metafor ve anlatılar ile kıyaslandığında farklılık ve benzerliklerin neler olduğu çalışmanın ana eksenini oluşturacaktır.
Türkiye sineması, ada, ütopya, robinsonade, ikili karşıtlıklar