BABAMIN KANATLARI’NDA “YOKLUĞUN ESTETİĞİ” YA DA “ÖLÜMÜN İMGESİ(ZLİĞİ)”
Mayıs , 2022
YAŞAMIN KIYISINDA FİLMİNDE MAĞDURİYETİN İMKANSIZLIĞI VE BİTMEYEN YAS: ZAMAN HER ŞEYİN İLACI OLABİLİR Mİ?
Mayıs , 2022
Birincil Dil Türkçe
Konular Sanat
Bölüm Makale
Yazarlar

Coşkun LİKTOR (Sorumlu Yazar)
0000-0003-2139-6561
Türkiye

Yayımlanma Tarihi 25 Nisan 2022
Yayınlandığı Sayı Yıl 2022, Cilt 13, Sayı 1

Son yıllarda film çalışmalarındaki en dikkat çekici gelişmelerden biri, aksanlı sinema, kültürlerarası sinema ve ulusaşırı sinema gibi terimlerle kavramsallaştırılan bir alanın giderek daha fazla ön plana çıkmasıdır. Sürgün, diasporik ve postkolonyal sinemacıların iki farklı kültürün arasında kalmışlıktan beslenen filmlerini anlamlandırmak üzere Hamid Naficy’nin geliştirdiği aksanlı sinema kuramına göre yerinden edilmişlik, sürgünlük, yolculuk, yurt, yurtsuzluk, ulusal kimlik ve aidiyet, bireysel ve kolektif bellek gibi meselelere değinirken benzer biçimsel stratejilere başvuran aksanlı filmler, genellikle egemen sinemanın karşısında konumlanan muhalif bir duruş sergiler. Bu çalışma, Erol Mintaş’ın yerinden edilmişlik deneyimi etrafında şekillenen ilk uzun metrajı Klama Dayika Min’i (Annemin Şarkısı, 2014) Hamid Naficy’nin aksanlı sinema kuramından yola çıkarak incelemeyi amaçlamaktadır. Annemin Şarkısı, 1990’larda Doğubeyazıt’taki köylerinden İstanbul’a göçtükten yirmi yıl sonra kentsel dönüşüm nedeniyle bir kez daha yerinden edilen, bir nevi sürgün içinde sürgüne maruz kalan bir anne ile oğlunun hikayesini anlatır. Bu çalışma, Annemin Şarkısı’nda sürgünlüğün, sürgündeki hayatın ve geride bırakılan yurdun nasıl temsil edildiğini, bu temsillerde hangi biçimsel stratejilerden yararlanıldığını çözümleyerek filmin aksanlı sinemayla paylaştığı tematik ve biçimsel benzerlikleri ortaya koymaktadır. Ayrıca aksanlı sinemada ana izlekler olarak karşımıza çıkan nostalji ve bellek meselelerinin filmde oynadığı kilit rol ayrıntılı bir analize tabi tutularak filmin egemen kültür karşısında politik-ideolojik konumlanışı sorgulanmaktadır. Bu sorgulama dahilinde hem nostalji, bellek, kolektif bellek ve karşı-bellek ile ilgili kuramlardan hem de Laura Marks’ın kültürlerarası sinema hakkındaki görüşlerinden faydalanılmaktadır. Neticede bu çalışmada Annemin Şarkısı’nın bellek yitimine direnmeye ve Kürt kolektif belleğini muhafaza etmeye yönelik mesajlar barındıran, böylelikle ana akım karşısında muhalif bir duruş sergileyen bir aksanlı sinema örneği olarak değerlendirilebileceği gösterilmektedir.

Erol Mintaş, Annemin Şarkısı, aksanlı sinema, nostalji, kolektif bellek

Türkçe